Duyum Nedir? Duyum Eşiği Nedir?
Belirli kaynaklardan çıkan uyarıcıların duyu organları (göz, kulak, burun, dil vs.) aracılığı ile organizmayı uyarması durumuna duyum denir. Örneğin, zil sesinin öğrenci tarafından ses olarak algılanması duyum; öğrencinin sınıfa girmesi tepkidir. Duyumun oluşabilmesi için şunlar gereklidir:
- İçerden veya dışarıdan uyarıcılar (ısı, ışık, ses, açlık ağrı),
- Sağlıklı ve yeterli duyu organlarına ve beyine taşıyacak duyu sinirlerine ulaşması,
- Uyarının organizmaya ulaşması,
- Uyarıcı şiddetinin duyum eşikleri arasında olması.
Uyarıcıların, organizmayı etkileyebilmesi için belirli şiddet düzeyinde olması gerekir. Organizmanın bir uyarıcıyı almaya başladığı en alt ve artık alamadığı en üst sınır arasındaki bölüme, duyum eşiği denir.
En alt seviyeye alt eşik, üst seviyeye de üst eşik diyoruz. Gözümüz, 380 – 760 milimikran ışık dalgalarını renkli olarak görür. Morötesi, kızılötesi ışınları gözümüz görmez. Kulağımız saniyedeki titreşim sayısı (frekansı) 20 ile 20000 arasında olanları ses olarak işitir. Duyum eşiği, organizmadan organizmaya farklılık gösterir. Örneğin, insanların işitemediği titreşimleri köpekler işitebilir veya alamadıkları kokuları köpekler alabilir.
Yetersiz ve Aşırı Uyarım
Yaşamını sürdürebilmesi için organizmanın içinde bulunduğu çevreye uyum sağlaması gerekmektedir. Organizma sürekli olarak çeşitli uyarıcıların etkisi altında kalmaktadır. Bu uyarıcıların miktarı zaman zaman azalabilir ya da çoğalabilir ve organizmanın uyumu zorlaşır. Bu durumda organizma yetersiz ya da aşırı uyarılmanın etkisindedir.
Yetersiz uyarım
Uyarıcıların şiddeti, duyum eşiği sınırları dışında ya da alt eşiğe yakın ise organizmada yeterli etki yapmadığı için uyarıma neden olmaz. Uyarım olması için uyarıcıların, duyum eşiğinin alt sınırını geçmesi gerekir.
Yetersiz uyarılan organizma bu durumdan rahatsız olur. Uzun süreli monotonluk ve yetersiz uyarılmanın insanlarda normal fonksiyonların bozulmasına yol açtığı kanıtlanmıştır. Öğrencilere uygulanan yetersiz uyarım deneyi hiçbir dış uyarıcının gelmediği ve iç uyarıcıların azaltıldığı odalarda yapılır. Deneme sonucunda öğrencilerde;
- Zihinsel işlevlerde gerileme,
- Algılama bozuklukları,
- Sanrı görmeye başladıkları,
- Davranışlarında bozukluklar olduğu saptanmıştır.
Aşırı uyarım
Organizmanın, uyarıcılara normal şiddet ve sürenin üstünde maruz kalmasına aşırı uyarım denir. Şiddeti yüksek uyarıcılar, aşırı uyarıma neden olur (şiddetli gürültü, yüksek ısı, basınç, şiddetli ağrı gibi). Uzun süren yoğun çalışma, sevilen bir kişinin kaybı, iş yaşamındaki zorluklar vb. durumlar aşırı uyarıma neden olur.
Organizma aşırı uyarım altında rahatsız olur ve zorlanır. Aşırı uyarıcılardan kurtulmaya çalışır, direnç gösterir. Başarılı olamazsa organizma yorgun düşer ve çevresine uyumu bozulur. Bozulan uyumu yeniden sağlamaya çalışır. Organizma bu uyumu sağlayamazsa davranış bozuklukları ve gerginlik görülür.
Homeostasis (dengeleme)
Uyum hâli organizmayı etkileyen uyarıcının şiddeti değişmedikçe devam eder. Yetersiz ya da aşırı uyarılma durumlarında organizmanın çevreye uyum gücünü kendi çabasıyla korumasına homeostasis denir.
Alışma, Duyarsızlaşma (Habitation) ve Duyarlılaşma
Alışma, uyarıcıların sürekli ve şiddetli olarak devam etmesi sonucu organizmada uyarıcının ilk etkisini, şiddetini yitirmesi anlamına gelir (karanlığa, kokuya, gürültüye alışma gibi). Örneğin, bir fabrikaya ilk kez giden kişi makinelerin gürültüsünden rahatsız olur. Bir süre sonra gürültüye alışır.
Duyarsızlaşma, uyarıcılara gösterdiğimiz duygusal tepkinin azalmasıdır. Kaygı veya korku yaratan olay veya durumun, bu etkilerini kaybetmesi anlamındadır. Duyarsızlaştırma öğrenme sisteminin işleyişiyle ilgilidir. Örneğin, ilk kez azar işiten bir çocuk çok üzülür. Fakat bu durum sık sık meydana geldiğinde bir süre sonra eskisi kadar etkilenmez. Alışma ve duyarsızlaşma, organizmanın uyumunu kolaylaştırır.
Duyarlılaşma, uyarıcının tekrarlanması sonucu gelişir. Tekrarlanan uyarıcının etkisi artar ve bu uyarıcıya karşı ortaya çıkan davranış giderek kuvvetlenir. Duyarlılaşma duygusal sisteminin işleyişiyle ilgilidir. Örneğin, anne başlangıçta bebek ağladığı zaman uyanır. Daha sonra bebeğin çıkardığı en küçük seste anneyi uyandırabilir. Diğer bir örnekte ise üst kattaki komşunun yaptığı gürültü rahatsızlık vermezken daha sonra en küçük gürültü sizi rahatsız edip sinirlendirebilir.