Normal Dışı Davranış Türleri Nelerdir?
Duygu Durum Bozuklukları
Ana özelliği duygulardaki aşırılıktır. Kişi ya çökkün (depresif) ya da taşkın (mani) şekilde davranır. Bazen bu iki durum birbirini de takip edebilir. O zaman bu duruma iki uçlu bozukluk denir.
Çökkünlük (depresyon)
En yaygın duygu durum bozukluğu çökkünlüktür. Bu hastalar karamsardır, isteksiz, üzgün, umutsuz ve mutsuzdur. Eskiden ilgilerini çeken etkinliklerden (hobiler, aile etkinlikleri, eğlence) artık zevk almazlar.
Çökkünlük bilişsel süreçleri de etkiler. Hastalar dikkatlerini bir konuya odaklayamazlar. Bu nedenle öğrenemezler, bellek bozuklukları vardır. Kendilerini değersiz ve yetersiz görürler, aşırı ya da uygun olmayan suçluluk duyguları içindedirler.
Çökkünlüğün bedensel etkileri de vardır. Hastaların kilosu değişir (kimininki artar, kimininki azalır), uykuları bozulur, enerjileri azalır, kendilerini yorgun hatta bitkin hissederler.
Taşkınlık (mani)
Bu hastalar, taşkınlık olarak nitelendirilen boyutlarda duygulanım ve etkinlik içindedir. Etkinlikleri (çalışma, konuşma, dans etme, şarkı söyleme vb.) normal insan gücünün üstünde bir enerjiyle gerçekleştirirler.
Kendilerini çok değerli görürler, sınırsız umut ve planları vardır ancak bunları genellikle gerçekleştiremezler. Dikkatleri kolayca dağılır.
Kendilerine güvenleri arttıkça, başkalarına karşı saldırgan olabilirler, can ve mala yönelik tehlikeli davranışlarda bulunabilir, yemeden içmeden kesilebilirler. Taşkınlık belirtileri hasta tükenene kadar devam eder.
İki uçlu bozukluk (Bipolar bozukluk – Manik Depresif Psikoz)
İki uçlu bozukluk iki ayrı hastalık dönemleriyle karakterize olan bir ruhsal bozukluktur. Bu hastalık dönemlerinden bir tanesinde taşkınlık (mani), diğerinde ise çökkünlük (depresyon) bulunmaktadır.
Birbirine zıt gibi görünen bu iki hastalık dönemi yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Genellikle çökkünlüğün süresi taşkınlıktan daha uzundur. Bazen iki dönem arasında hastanın aylar boyu iyileştiği, normal davrandığı gözlenebilir.
Manik–depresif psikozların genetik bir temele dayandığı düşünülmektedir. Doğru tanınıp, uygun bir şekilde tedavi edildiğinde hastanın yaşam kalitesini artırmak mümkündür.