Dilin Düşünmedeki Rolü Nedir?
Dil, insanlar arası iletişimi sağlayan ses ya da semboller sistemidir. Düşüncenin, duygunun, arzu ve isteklerin ifade aracı dildir. Düşünce aktarımı “konuşma dili” dışında başka araçlarla da gerçekleşir.
Örneğin, resim, müzik, heykel, folklor gibi sanat akımları kendilerine özgü renk, biçim, melodi, hareket ve figürlerle duygu ve düşüncelerin ifade edilmesine aracılık ederler.
Hafif bir gülümseme ile memnuniyetimizi, kaş çatarak hoşnutsuzluğumuzu ifade ettiğimiz “beden dili”; trafik levhaları, mors alfabesi, emojiler gibi örneklerini sayabileceğimiz “işaret dili”; bilgisayar programlanmasında kullanılan “makine dili” gibi sembollerle yapılan iletişim dilleri de vardır.
Dil-Düşünce İlişkisi: Dil düşüncenin kalıbı yani somutlaşmış halidir. Düşüncelerimizi kelimelere ve cümlelere dökerek ifadelendirir, başkalarına aktarabiliriz. Bu nedenle dilde karşılığı olmayan bir şeyin insan düşüncesinde de karşılığı yoktur. Düşünmek için dilin olması şart değildir ancak dilin olması için düşünmek şarttır.
Dil hem algısal süreçleri etkiler hem de belirli tür düşüncelerin daha kolaylıkla ifade edilmesini sağlar. Bir kişinin konuştuğu dilin türü, o kişinin düşüncesinin içeriğini ve biçimini belirler.
Diğer bir deyişle dil onu oluşturan topluma aittir, bunun için toplumsal bir değeri vardır. Bir milletin dili, onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir. Wittgenstein’ın verilen sözü dilin, o dili konuşanların dünya görüşünü ve algılayışını dolayısıyla düşünce biçimini belirlediğini, diller farklılaştıkça düşünme biçimlerinin de farklılaştığını ifade etmektedir.
Bu konuda yapılan çalışmalar toplumların dillerinin izin verdiği ölçüde dünyayı algıladıkları, dolayısıyla dilleriyle düşünce ve kültürlerini biçimlendirdiklerini ortaya koymaktadır.
Bu çalışmalardan bir örnek Türkçe’de ki akrabalık isimlerinden verilebilir. Hala, teyze, amca, dayı, yeğen ayrımı bizim için son derece doğal olduğu hâlde, Amerikan İngilizcesi’nde hala ve teyze aunt, amca ve dayı uncle kelimesiyle ifade edilir.