Uyarılma ve Davranış

İçimizden ya da dışımızdan gelen, duyu organları tarafından alınabilecek şiddetdeki uyarıcıların organizmayı etkilemesine uyarım adı verilir.

İnsan için uyarılma bir zorunluluktur. Çevreden gelen uyarıcıların organizmanın uyum durumunu bozacak şekilde şiddetli veya az olduğu zaman organizma bu duruma uyum sağlayamaz.

Hatta hiçbir iç ya da dış uyarıcının etki etmediği, hiçbir uyarımın olmadığı durumda yaşamdan söz edilemez.

Yetersiz Uyarılma

Organizmanın, normalin altında uyarılmasına yani normal etkinlikte bulunmasına yetmeyecek kadar az uyarıcı almasına denir. Örneğin, sürekli karanlık ve sessiz bir odada bulunan bir kimse yetersiz uyarılmaktadır.

Uyarıcı bakımından fakirleştirilmiş ses, görme, dokunma duyumları özel gereç ve ortamlarla azaltılan deneklerin yer aldığı deneylerde, deneklerin algılamalarında bozulmalar olmuş, zekâ becerilerinde geçici gerilemelere rastlanmış ve hatta davranışsal bozukluklarla (hayal görme gibi) karşılaşılmıştır.

Bu durumun uzun sürdüğü ortamlarda büyütülen organizmaların bilişsel ve gelişimsel olarak gerilikler gösterdiği saptanmıştır. Organizmanın yaşamını normal bir vardır. Mahkumlara verilen hücre cezasının istenmeyen bir ceza olmasının temelinde yetersiz uyarımın bulunmasıdır.

Aşırı Uyarılma

Bir iç ya da dış uyarıcının organizmayı normal şiddet ve sürenin üzerinde etkilemesidir. Aşırı ses, gürültü, hava kirliliği, aşırı üzüntü, açlık, susuzluk gibi. Uyarıcı seviyesinin çok fazla olduğu bu durum da aynı yetersiz uyarımda olduğu gibi benzer rahatsızlıklar oluşturur.

Örneğin, çok gürültülü ortamlarda çalışan kişilerde yorgunluk, uyum bozukluğu, huzursuzluk, gerilim hatta işitme kaybı oluşması gibi. Aşırı uyarılma uzun sürerse organizma direnme gücünü kaybeder ve hiç tepki göstermez olur.

You may also like...

2 Responses

  1. Ahmet Yılmaz dedi ki:

    güzel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir