Savunma Mekanizmasının Tanımı
Bireyin engellenme veya çatışma yoluyla ihtiyaçları doyumsuz kaldığında ortaya çıkan aşırı kaygı durumunda kişiliğinin bütünlüğünü korumaya yönelik yaptığı davranış biçimlerine “savunma mekanizmaları” denir. Savunma mekanizmaları bilinçdışında oluşup gelişmektedir.
Kavramlar
İhtiyaç
Birey için en elverişli koşulların ve denge durumunun bozulması durumunda ortaya çıkan eksiklik durumudur. Örneğin karnımız acıktığı zaman mide kaslarımızda meydana gelen kasılma durumu bir ihtiyaçtır.
Dürtü
Bir ihtiyacı gidermek için organizmayı harekete geçiren itici güçtür. Meydana gelen ihtiyaç durumunda, bireyde ortaya çıkan durumun giderilmesi için ona yön veren güce dürtü denir. Örneğin bireyin açlık ihtiyacını (bir eksikliği) gidermek için beliren güç dürtüdür.
Güdü
İhtiyacını gidermek için belli yönde etkinlik göstermesi eğilimine ise güdü denir. Örneğin karnı acıkan kişinin açlığını gidermek için eyleme geçmesi bir güdüdür.
İhtiyaç, dürtü ve güdü olarak adlandırdığımız bireyi belli davranışlara yönlendiren bu içsel olayların tümüne “güdülenme durumu” denir.
En yalın fizyolojik güdülerden en karmaşık toplumsal güdülere kadar çok sayıda güdü vardır.
Psikologlar yaygın olarak güdüleri fizyolojik güdüler ve sosyal- psikolojik güdüler olmak üzere iki sınıfa ayırmışlardır
Fizyolojik güdüler: Açlık, susuzluk, oksijen ihtiyacı, uyuma, cinsellik, etkinlik ve uyarılma ihtiyaçları örnek olarak verilebilir. Fizyolojik güdüler, özellikle beden dokusunun canlı kalması için gerekli olan ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadır.
Sosyal güdüler: Bağlılık ihtiyacı, güvenlik ihtiyacı, saygınlık kazanma ihtiyacı, özgürlük ve özerklik ihtiyacı gibi güdüler, sosyal güdülere örnek olarak verilebilir.
Engellenme
İhtiyaçlar, güdüler ve dürtüler, çeşitli nedenlerle bazen doyumsuz kalmakta ve amacına ulaşamamaktadır. Bu duruma engellenme denir.
Örneğin okumayı çok seven ve çok başarılı bir çocuğun ekonomik nedenlerle okula devam edememesi bir engellenme durumudur. Engellenme bireyde öfke, kaygı, yılgınlık ve üzüntülere neden olur. Kişinin iç yaşamı gergin bir hâl alır.
Engellenme Nedenleri ve Çeşitleri
Engellenme nedenleri ve çeşitlerini başlıca dört grupta toplamak mümkündür.
Bunlar:
Fiziksel çevre ve fiziksel engeller: Bireyin içinde bulunduğu fiziksel çevre koşulları, belirlenen hedefe ulaşmak için engel oluşturabilmektedir. Örneğin çok önemli bir anlaşmaya imza atması gereken bir iş adamının bineceği uçağın, hava muhalefeti nedeniyle uçuş saatinden çok sonra kalkması fiziksel bir engeldir.
Sosyal çevre ve sosyal engeller: Yaşanılan toplumun gelenek, görenek, kural ve yasakları, bireyin istek ve ihtiyaçlarının hemen giderilmesine bir engel oluşturabilmektedir. Örneğin çalışıp para kazanan bekâr bir genç kızın ailesinin oturduğu şehirde ayrı ev tutmak isteğinin sosyal çevre tarafında olumsuz karşılanması gibi.
Psikolojik Farklılık ve Psikolojik Engeller: Bireyde aynı zamanda birden fazla istek ve ihtiyaçların ortaya çıkması mümkündür. Bu gibi durumlarda istek ve ihtiyaçlar bir çatışma içine girmektedirler. Örneğin, birey hem sinemaya gitmek istemekte, hem de annesini yalnız bırakmak istememektedir.
Biyolojik olanakların sınırlılığı ve biyolojik engeller: Bireyin biyolojik olanakların sınırlılığı (organ eksikliği veya yetersizliği), istek ve ihtiyaçlarının giderilmesinde önemli bir engel oluşturabilmektedir. Örneğin bir bacağının olmayışı bireyin koşma, yüzme gibi isteklerine engel oluşturmaktadır.
Çatışma
Bireyin içinden gelen, birbiriyle bağdaşmayan (birbirine zıt) ve bireyi iki ayrı yöne çeken güdülerin birbiriyle olan savaşına çatışma denir. Çatışma; güdünün türüne, şiddetine ve içinde bulunulan duruma göre değişiklikler göstermektedir.
Örneğin bir öğrenci hem eğlenme ihtiyacı ile arkadaşlarıyla birlikte olmayı istemekte, öte yandan ertesi gün yapılacak sınavda başarılı olma ihtiyacı ile ders çalışmak istemektedir. Bu gibi durumlarda engellenmeler, çatışmalardan kaynaklanabilmektedir.
Bireyde karasızlık yaratan güdülerin çatışmasını üç ana başlık altında toplayabiliriz:
İstenilen iki durumun çatışması (yaklaşma-yaklaşma): Bu durumda birey, iki olumlu istek için güdülenmiştir. Buradaki çatışma, istenilen iki durumun çatışmasıdır.
Örneğin; anne hem genç kızının sevdiği gençle evlenip yuva kurmasını istemekte hem de kızından ayrılmak istememektedir. Bu tür çatışmalarda yapılması gereken, isteklerin önem ve öncelik sırasını dikkate almaktır
İstenmeyen iki durumun çatışması (kaçınma-kaçınma): Bu çatışma durumunda istenmeyen ve ortadan kaldırılması gereken iki veya daha fazla seçenekten birini tercih etmek durumu ortaya çıkmaktadır.
Birey, istenmeyen en az iki durumdan birini seçmek zorunda kaldığı zaman sağlayacağı yarar ve zarar birbirine yakın olduğu için, bunlardan herhangi birini seçerken kararsızlık içine düşer.
Örneğin, herhangi bir memurun çalıştığı işi hiç sevmemesi ve ayrılmak istemesi ancak ayrıldığında bu işin sağladığı maddi geliri kaybetme riski bu duruma bir örnektir.
İstenilen ve istenilmeyen iki durumun çatışması (yaklaşma-kaçınma): Bireyin büyük bir arzuyla istediği ancak kaçınılması gerektiği durumdur.
Örneğin, tatlıyı çok seven, fakat aşırı kilolu bir kişinin pasta ve benzeri tatlılardan uzak durmak zorunda kalması, yani aynı nesneye hem yaklaşma hem de kaçınma söz konusudur.
Savunma Mekanizmalarının Önemi
Tüm insanlar, psikolojik bütünlüğünü ve benliğinin değerini korumak amacıyla zaman zaman çeşitli savunma mekanizmalarını kullanmaktadırlar.
Ağır bir zorlanma yaşayan insan, başlıca iki sorunla karşılaşır:
- Yeni duruma uyum sağlamak için çaba göstermek
- Psikolojik dağılmaya karşı kendini korumak
Ancak zor durumlarla baş etmede, çabaya yönelik davranışlar yerine kendini korumaya yönelik davranışlar savunma mekanizmalarıdır ve sürekli kullanılması ruh sağlığının bozulmasına, sorunların derinleşmesine yol açar.
Çünkü savunma mekanizmaları, tıpkı ağrı kesici ilaçlar gibi belirtileri yok eden; fakat ağrının asıl nedenini ortadan kaldırmayan, geçici olarak rahatlatan çözüm yöntemleridir. Savunma mekanizmaları, çatışmaların meydana getirdiği kaygıları geçici olarak gidermektedir.
Bireye tam anlamıyla bir doyum ve mutluluk sağlamaz. Çatışmaların aşırı olduğu durumlarda çok ciddi uyumsuzluklar ve ruh hastalıkları ortaya çıkabilmektedir.