Deprem Psikolojisi
Depremler yapıların yıkımının yanı sıra insanların psikolojilerine, yaşantılarına çok ciddi iz bırakan doğa felaketidir.
Depremlerden sonra enkaz altında kalanların kurtarılması, tedavi edilmesi ve barındırılması gibi hizmetlerle başlayarak psikolojik etkilerin araştırılarak, etki ettiği kişilere psikolojik tedaviye başlanmaktadır. Bu tedavinin uzun süreli olması bazen sorunun kendi haline bırakılmasıyla da sonuçlanmaktadır.
Depremde güvenli binalarda yaşayan eğitimli bir kişi ile güvensiz binalarda yaşayan ve hazırlıksız bir bireyin deprem anında yaşadıkları ve depreme tepkileri birbirinden çok faklı olacağını kestirebilirsiniz.
Deprem anı psikolojimiz
Deprem gibi en beklenmedik anlarda gelen doğal afetler sonucu insan tepkisi hiç kuşkusuz; anında tehlikeyi değerlendirerek tehditten korunmanın yolunu aramak olacaktır. Burada ya kalmak ya da kaçmak öne çıkar. Psikolojik olarak da fizyolojik olarak da nabız artacak verilen tepkiler de bu nabız gibi düzensiz olacaktır, tabi bu arada olay bitiminde de duygu ve düşünce dünyamızda düzensiz hale geleceğinden bu etkilerle baş edebilmek için soğukkanlı olmak hayati önem arz etmektedir.
Bu süreçte birçok şeyi sorgulamakta olan beynimize söz geçirebilmemiz gerekmekte, ne yapacağımızı nasıl davranacağımızı, kendimizi nasıl koruyacağımızı ve bunu yaparken de karar vermenin an meselesi olduğunu unutturmamalıyız.
Deprem sonrası psikolojimiz
Deprem sonrası insan vücudu değişik tepkiler verirken ve ruh halimiz değişkenlik gösterebilmektedir. Korku hissi, Duyusal hisler oluşabilirken yaşanan an sürekli canlanabilir. Aslında sallantı ortada yokken sallandığımızı düşünmek gibi.
Çoğumuz (doğal afetin şiddetine göre) daha önce bu olayı yaşamadığımız için bir şey olmayacakmış, güvendeymişiz hissiyle yaşar yanımızdakilerin böyle aniden yaralanacağını öleceğini düşünmeyiz. Bu duygu yavaş yavaş oluştuğundan buna alışmış oluruz.
Aniden ortaya çıkan bu değişikliğe alışmak tabi ki de zordur ve geçmişi unutmak, kayıpları anmamak gerçekle bilinç arasında çelişkiye neden olur.
Burada yapılması gereken olay sonucunu kabullenebilmek ve yeniden yaşantıya dönebilmektir. Tabi bu böyle yazıldığı gibi kolay olmayacak gerekiyorsa birçok yerden yardım almak gerekecektir.
Birçok insan bu yeni hayata alışırken bazılarımız bu süreci aylar hatta yıllar boyunca rüyalarımızda ve zihnimizde canlı tutarız ki bunun sonucunda uyku bozukluğu, stres, sosyal ve kişilik bozuklukları yaşamaya başlarız. Bu belirtilerin bir aydan fazla sürmesi sosyal yaşamı, aile yaşamını ve iş yaşamını olumsuz etkiler.
Deprem anı ve hemen sonrasında kurtulan bir kişinin psikolojik yardım alması ve rahatlatılması belki yanındakilerin kurtulmasına olanak vereceğinden çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Konuşmak istememesi durumunda zorlanmamalı rahatlatılmaya devam edilmelidir. Bu arada rahatlatmak için kullanılan yorumlara da dikkat edilmelidir.
Deprem sonrası evden çıktığımızda bile bu yaşanılan olayın etkisi devam edebileceğinden araç kullanmamalıyız. Kendimizden zor durumdakilere yardımcı olabilmek için zihnimizi boşaltıp yardım ettiğimizde da rahatlayabileceğimizi unutmamalıyız.
Depremin çocuklara etkisi
Çocuklar bu tür durumlara anlam vermekte yetişkinlerden çok daha zorlanırlar duygularını da anlatamazlar. Bu durum birçok aktivitesinde karşımıza çıkabilir. Bunları takip edip gerektiğinde destek almanın kaçınılmaz olduğunu söylemek gerekir.
Çocuklarda da yetişkinlerde de bu yardımlarla etkilerin ortadan tamamen kalkacağını söylemek mümkün olmamakla birlikte azalttığını düşünmek bile kesinlikle yardım almayı gerektirdiğini öne çıkarmaktadır.
Bunun yanında tekrardan karşımıza çıkmayacağı da söylenemez sensinde, benzer olaylarda yine tetiklenebileceğinden dikkatli olmamızda yarar vardır. İlaçla tedavi son çare olsa bile konuşmanın rahatlatıcı faydaları birçok uzman tarafından da dile getirilmektedir.
Deprem kuşağında olan ülkemizde bu gerçeği unutmadan, iş işten geçmeden ailemizi korumak adına elimizden gelen her şeyi yapmak, binalarımızı gözden geçirtmek, çanta hazırlamak, eğitim almak ve bilinçli davranmak hayat kurtarıcı nitelikte olduğundan sadece deprem anı ve sonrası değil yaşam boyu unutmamamızı gereken bir olgudur.
Unutmamalıyız ki binaların sağlamlığı kadar kişilerin eğitimi de hayati önem arz etmektedir.