Gelişim Dönemleri – Psikolojide Gelişim Dönemleri Detaylı Anlatım

Gelişim dönemleri genel olarak doğum öncesi ve doğum sonrası gelişim olmak üzere iki bölümde ele alınmaktadır. Doğum öncesi dönem dölüt, embriyo ve fetüs olmak üzere üç evrede incelenmektedir.

Doğum öncesi dönemde annenin beslenme tarzı, geçirdiği hastalıklar, aldığı ilaçlar, maruz kaldığı yabancı maddeler (radyasyon, kurşun, civa, alkol gibi) bebeğin gelişimini bozabilir ya da bebeğin engelli doğmasına neden olabilir.

Doğum sonrası ise yeni doğan, bebeklik ve çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık dönemleri ve bu dönemlerin gelişimsel görevleri olarak ele alınıp incelenmektedir.

Bir dönemden diğerine geçişte fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal alanda değişimler olmakta, her bir değişim birbiri ile ilişkili ve birbirine dayalı olarak gerçekleşmektedir.

Şimdi bu dönemleri ve özelliklerini sırayla ele alalım:

Yeni Doğanın Gelişimsel Özellikleri (0-6 ay)

Doğumdan sonraki ilk ay bu terimle adlandırılır. Fiziksel gelişimin en hızlı olduğu dönemdir. İnsan yavrusu doğduğunda tüm duyusal süreçleri etkindir. Deneysel çalışmalar, yeni doğanların öğrenebildiklerini ve bunları hatırlayabildiklerini göstermiştir.

Birkaç haftalık yeni doğanlarda hareket miktarı, uyarıcılara duyarlılık ve çevreye tepkililik bakımından bireysel farklar vardır. Bu gibi farklar, ilerdeki mizaç ve kişilik özelliklerinin temelini oluşturur.

Yeni Doğanın gelişimsel özellikleri şunlardır:

Kendisini çevreden ayırt eder. Nesne devamlılığını kavrar. Nesneler için zihinsel temsiller oluşturur. Kendi işini yapamadığından anneye bağlanır ve ona bağımlılık geliştirir.

Yeni doğan

Yeni doğan

Bebeklik ve Çocukluk Döneminin Gelişimsel Özellikleri (6 ay -11/12 yaş)

Bu dönemde bebek gerek fiziksel gerekse duygusal ve sosyal bakımdan çok önemli mesafe kaydeder. Boy ve kiloda hızlı artış gözlenir.

İlk 6 ayda tanımlanamayan sesler çıkaran bebek, 1 yaşında ilk kelimelerini söyler, 1,5 yaşında kısa cümleler kurar. 0-2 ay arası çevresindeki insanlarla göz teması kuran, onlara gülümseyerek tepki gösteren bebek, 5-9 ayda artık (duygusal gelişim hızlandığı için) yakın çevresini ve yabancıları ayırt etmeye başlar. 9-12 ay arasında bebekte taklit etme davranışı gözlenir.

Yeni deneyimler kazanan çocuk kendine özgü davranışlar geliştirir.

Çocukluk döneminde anne baba- çocuk arasında kurulan ilişki gelişim için önemlidir

Çocukluk döneminde anne baba- çocuk arasında kurulan ilişki gelişim için önemlidir

Bu dönemin en önemli özelliği anneye ya da bakımı üstlenen kişiye bağlanma davranışının görülmesidir. Üç yaşa kadar anneyle çocuk arasındaki bağımlılık ilişkisi üç yaşından sonra bağlılık hâlini alır.

Bu dönemde çocuğun bireyselleşmesine izin vermeyen yanlış anne-baba tutumları bağımlılığın devam etmesine neden olurlar. Bağımlı çocuk; annesinin eteğinden ayrılmaz, kısa süreli de olsa yalnız kalamaz, güvensiz ve ürkek davranır, yaşıtlarıyla ilişki kurmakta zorlanır; sürekli ağlayan, mızıldanan bir çocuk hâline gelir.

Bu nedenle anne babaların bu dönemde çocuklarını kendi başına yapabilecekleri işlerde desteklemeleri, ona yol göstermeleri, güven vermeleri, aşırı korumacı tutum sergilememeleri gerekir.

2-6 yaş arası dönemin gelişimsel özellikleri şunlardır:

Dışkı kontrolünü öğrenmek, cinsel kimlik ve öz bakım becerilerin kazanmak, büyüklerle sosyal iletişime geçerek oyunlar oynamak, okumaya hazır hâle gelmek, sosyal ve fiziksel gerçekliği kavramlarla tanımlamak, vicdan gelişiminin başlaması, istek ve duygularını başkaları ile paylaşmak sayılabilir.

7-12 yaş arası okul döneminde çocuklar hızlı bir bilişsel gelişme gösterir. Boy uzar, bedensel gücü artar. Cinsiyet rollerinin değişmezliğini anlar. Gerçek dünya ile hayal dünyasını ayırt edebilir. Bebeklikte bağımlılık ilişkisi bu dönemde aileye bağlılığa dönüşmeye başlar. Vicdan, ahlak ve değerler sistemi oluşmaya başlar.

Okul çağının gelişimsel özellikleri şunlardır:

Okuma yazmayı öğrenmek, kişisel bağımsızlığa ulaşmak, hem cinsleri ile arkadaşlıklar kurmak, vicdan ahlak ve değerler sistemi oluşturmak, toplumsal cinsiyet rollerini üstlenmek, kendine karşı olumlu tutum geliştirmek sayılabilir.

Ergenlik Döneminin Gelişimsel Özellikleri (12-24 yaş arası)

Ergenlik; fiziksel büyüme, cinsel gelişme ve psikososyal olgunlaşmanın gerçekleştiği, çocukluktan erişkin hayata geçiş dönemidir. Bireyin bağımsızlığını, kimlik duygusunu ve sosyal üretkenliğini kazanması ile sona erer. Bu dönem, kişisel bağımsızlığın, ileriye dönük hedefler belirlemenin ve hedefler doğrultusunda çaba göstermenin arttığı bir dönemdir.

Genç, kendi yeterliliği içerisinde yeni uğraşlar seçmeye, yeteneklerini geliştirmeye ve daha kendine yeter hâle gelmeye çalıştığı bir dönemin içine girer. Toplumlara, dönemlere ve kişilere göre farklı özellikler gösteren bu sürecin 11-15 yaşlar arasındaki bölümüne erinlik, 16-24 yaş arasındaki bölümüne ergenlik denmektedir.

Fiziksel Gelişim

Adolesan denilen erinlik döneminde fiziksel değişim oldukça hızlıdır. Genç 3-5 yıl gibi oldukça kısa bir sürede erişkin hayattaki vücut değerlerine ulaşır. Erişkin boy uzunluğunun %20-25 kadarı adolesan dönemde kazanılır. İç organ ve salgı bezleri büyüklüklerinde, kemik, yağ ve kas kitlelerinde belirgin artış olur. Kızlar erkeklerden yaklaşık 2 yıl önce gelişmeye başlar.

Kızların ergenliğe giriş yaşı 10-13 yaşlar arasındadır. Birkaç yıl erkeklerden daha uzun ve olgundurlar. Hormon faaliyetlerindeki artış sonucu ses değişimi, kıllanma vb değişimler cinsel olgunluğu ortaya çıkarır, böylece kadınsı ve erkeksi özellikler belirginleşir. Bu gelişme sosyal etkinliklere de yansır.

Arkadaşlık ilişkileri yeni boyut ve anlam kazanır. El ve ayaklardaki gelişmenin diğer organlara göre çok hızlı olması sakarlığa ve vücuttaki orantısızlık ergende kendi bedeninden memnuniyetsizliğe yol açar.

Bilişsel Gelişim

Bu dönem fiziksel değişme ve gelişmenin yanı sıra ergenin yetişkin düşüncesine özgü bilişsel yetilerin kazanıldığı dönemdir. Ergenlik bir arayış dönemidir.

Kimliğini arayan ergen hayatı sorgular. “Ben kimim?”, “yaşamımın amacı ne?” gibi soruları sağlıklı bir şekilde cevaplamayı amaçlar. Çocukluk döneminin özdeşimleri ve yerine getirilen roller ergenlik döneminde yeniden sorgulanır.

Kazanılan bazı alışkanlıkların değişim gerekliliğini de beraberinde getiren bu sorgulamalar ergenin kimliğini kazanmasını sağlar. Kimlik, bireyin kendisi hakkındaki görüşleridir ve kendine has olan duygu, düşünce, tutum ve algılamalardan oluşur. Toplum içinde nasıl biri olacağını ve ne tür değerlere sahip olacağını bu kimlikle belirler.

Ergenin kimliğini arama çabası ne kadar gelişirse ergen, kendini tanıma yönünde o kadar adımlar atar ve daha gerçekçi bir kimliğe ulaşır. Ergen kendine yakın bulduğu beğendiği kişi ya da kişilerin rollerini, davranışlarını kendi kimliği ile bağdaştırarak bir özdeşim kurar.

Özdeşim

Bireyin örnek aldığı kişinin düşünce ve davranışlarını benimseyerek taklit etmesi ve kendi kimliğine mal etmesi sürecidir. Çocuklukta anne ya da baba ile kurulan özdeşim ergenlikte yerini sanatçı, politikacı, başarılı meslek sahipleri ile kurulan özdeşime bırakır.

Burada önemli olan tümüyle bir etkiden çok kendine özgü, bağımsız bir kimlik oluşturabilmektir ancak kendi kimliği ile bağdaştıramadığı bir özdeşim, ergeni kendine yabancı kılar.

Bu yabancılaşma ile birlikte henüz hiçbir görüş ve değere bağlanamama, farklı seçenekler arasından bir seçim yapamama ergenin kendini kötü hissetmesine ve sonuçta rol karmaşasını ortaya çıkarır.

Gerçekleştirmesi gereken roller arasındaki tutarsızlıklar ergende kimlik bunalımına yol açar. Kimlik bunalımı her gencin kendi kimlik duygusunu kazanabilmesi için verdiği bir savaşımdır. Kimi gençte sakin, kimisinde dalgalı geçer.

Bu süre içinde genç toplumdaki yerini, cinsel kimliğini, potansiyelini, olanaklarını, nereye yönelmesi gerektiğini saptamaya çalışır. Kimlik bunalımı atlatılamazsa uyum daha fazla bozulur ve kimlik karmaşası yaşanır. Kimlik karmaşasına düşen ergen ne istediğini, neleri amaçladığını bilemez.

Diğer insanlarla ilişkilerinde başarısızdır ve toplumun onaylamadığı davranışlarda bulunur. Örneğin, başka ülkelere göçerler, uyruk değiştirirler, sık sık iş ve meslek değiştirirler, bir amaçları yoktur.

Psiko-Sosyal Gelişim

Ergenlik döneminin diğer bir önemli gelişim sorunlarından biri de çevreye uyumdur. Çocuksu davranışlar yerini daha olgun tutum ve davranışlara bırakır. Çevreden özellikle akran gruplarından çabuk etkilenme, ilgi çekme, saygınlık kazanma statü sahibi olma çabasındadırlar.

Toplumsal konumunda belirsizlikler yaşamak ergenleri umutsuzluk içerisine sokabilir. Evde, okulda, toplumda bekledikleri konumu elde edemezlerse ya saldırgan olurlar ya da tüm toplumsal kuralları reddederler.

Toplumda var olan kuralların modasının geçtiğini ve değişmesi gerektiğini savunurlar. Çağın koşullarına uygun görmedikleri değerlerin yerine yenilerinin konmasını savundukları için sık sık çevreleri ile çatışma yaşarlar. Buna kuşak çatışması denir.

Karşıtlıkları ve dengesizlikleri vardır. Örneğin, ergenin duygularındaki aşırılık, sevgi ve nefret ikilemleri yaşamasına neden olur.

Çok sevdiği bir şeyden, herhangi bir olay sonrası birden bire nefret edebilir. İlgi duyduğu konulara aşırı dikkat ve titizlik söz konusudur. Gerçeklerden uzaklaşmaya çalışır ve bunu vaktinin çoğunu hayal kurmaya ayırarak içe döner. Bazen çocuk gibi davranır bazen de aşırı bağımsızlığını ilan eder.

Ergen bu dönemde güven ve güvensizlik duygularının bir arada yaşar. Ergenlik dönemi, cesaretin ve güvenin yoğun olarak yaşandığı bir dönemdir. Bu duygular, ergenin çevresindeki girişimciliğini artıran faaliyetlerde bulunmasına neden olur ancak bu güven duygusu, yaşayabileceği ani bir başarısızlıkta güvensizliğe de dönüşebilmektedir.

Ergenler duygularında, düşüncelerinde ve davranışlarında aşırılıklar yaşadığı için ilgileri çabuk söner. Kararsızlık ve duygulardaki karmaşa, bu dönemdeki ergenin kimlik kazanması ve kendini daha iyi tanıması ile çözümlenebilecek sorunlardandır.

Ergenlik çocuklukla yetişkinlik arasında yer alan bir geçiş dönemidir

Ergenlik çocuklukla yetişkinlik arasında yer alan bir geçiş dönemidir

Ergen ve Grup

Ergen için bir gruba ait ve popüler olmak son derece önemlidir. Hassas ve kırılgan olan ergenler için arkadaşlarının kendisi hakkında ne düşündüğü önemli olduğundan ilgilerini ve giyim tarzını arkadaş grubuna göre ayarlarlar.

Akranlar arasında katı “uyma davranışı” olması, akran gruplarının ergenin farklı rol ve değerlerini tanıması ve uygulaması kimliğini arayan ergen için çok önemlidir ve her şeyin önüne geçer.

Bu dönemin gelişim görevlerini başarıyla yerine getiren ve karşılaştığı güçlükleri çözebilme yeteneğine sahip olan ergenler, ilerideki yaşantıları için başarılı birer yetişkin olabilirler.

Ergenlik döneminin gelişimsel özellikleri şunlardır

Bedensel özelliklerini kabul etmek, kendi cinsine uygun bir toplumsal rolü gerçekleştirmek, anne babadan ve diğer yetişkinlerden bağımsız bir kişilik oluşturmak, bir mesleğe yönelmek, aile yaşamına hazırlanmak, toplumsal bakımdan sorumluluk üstlenmeyi istemek ve gerçekleştirmek, toplumsal değer ve normları öğrenip bir dünya görüşü geliştirmek.

Belirli bir gelişim alanındaki gelişmeleri belirlemek ve anlamlandırmak için gelişim kuramları geliştirilmiştir. Bu kuramlar insan gelişimini ve dolayısıyla davranışlarını anlama fırsatı sunmuşlardır.

Gelişim kuramlarının bulguları eğitimin planlanmasından, uygulamasına ve değerlendirilmesine kadar birçok alanda bir süzgeç görevi görmüş, eğitimcilere ışık tutmuştur.

Jean Piaget (Jan Piyaje, 1896-1980)’in bilişsel kuramı ile Lawrens Kohlberg (Lavrıns Kolberg, 1927-1987)’in ahlaki gelişim kuramları;
Bilişsel ve Ahlaki Gelişim Kuramları

J. Piaget, zekayı çevreye uyum yapabilme yeteneği olarak tanımlamış ve çocuğun öğrenmesini bilişsel yapılardaki değişimle açıklamaya çalışmıştır.

Duyusal Motor Dönemi 0-2 yaş

Erişilen temel özellikler

a) Kendini dış dünyadan ayırt etme.

b) Refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara geçme ( Bebek karyolasında ayağını sallarken ses çıkarırsa tekrar aynı sesi çıkarmak için ayağını sallar.)

c) Nesnenin süreklilik kazanması (Annesi yanından mutfağa gitse ve onu göremese de annesinin hâlâ var olduğunu kavrar.)

d) Gördüğü hayvanların sesini taklit yapabilmesi akılda tutma yani önemli bir zihinsel gelişim aşamasıdır.

İşlem öncesi Dönem 2-7 yaş

a) Çevresindeki olay ve nesneleri çeşitli sembollerle ifade etme. Dil bu dönemde zihinsel gelişime paralel olarak gelişir.

b) Tek yönlü sınıflandırmalar yapma ya da tek boyutlu düşünme (Küpleri mavi ya da kare oluşlarına göre sınıflar.)

c) Başlangıçtaki “ben merkezcilik” duygusunun giderek azalması

d) Korunum yasası gelişmemiştir ( Pastanın ikiye ya da dörde bölünmesi durumunda dörde bölmenin pastayı daha çok yapacağını düşünür.)

d) Ahlaki gerçekçilik gözlenir (Abartılı yalanla çıkar amaçlı söylenen yalanı ayırt edemez.)

Somut İşlemler Dönemi 7-11 yaş

a) Mantıksal düşünme yeteneğinde gelişme görülür.

b) Korunum yasası gelişir.

c) Ahlaki kararlarda niyet kavramı gelişir.

d) Ben merkezci düşünce yerini işlevselci düşünceye bırakır.

e) Somut yollarla problem çözme görülür.

Soyut işlemler dönemi 11 yaş ve üzeri

a) Soyut düşünme,

b) Bilimsel yöntemle problem çözme,

c) Değer ve inanç sistemini yapılandırma,

d) Fikir dünyasıyla aktif olarak ilgilenme ve düşüncesini etkinliklerine yansıtma en önemli özelliklerdir.

Kohlberg, Piaget’in kuramını genişletmiştir. Çocuk ve yetişkinlerin belirli durumlarda davranışlarını yöneten kurallarını nasıl yorumladıklarını incelemiştir. Araştırmasını çocuklara ahlaki ikilemler vererek ve onlara bu durumlarda nasıl tepkide bulunacaklarını sorarak yapmış ve sonuçta üç düzey gelişim evresi belirlemiştir.
Gelenek Öncesi Düzey (4-9 yaş)

Birinci Evre: Ceza ve itaat

Olayların dış görünüşüne, kuralları ortaya koyan kimselerin fizik gücüne ve meydana gelen zararın büyüklüğüne bakarak karar verirler.

Kurallara cezalandırılmamak için boyun eğilir.

İkinci Evre: Saf Çıkarcı Eğilimi

Çocukların kendi ihtiyaç ve isteklerinin karşılanması önemlidir.

Kurallara ihtiyaç duyulduğu sürece uyulur.

Geleneksel Düzey (10-15 yaş) Sosyal düzen

Üçüncü Evre: Kişiler Arası Uyum Eğilimi

Akran gruplarıyla işbirliği gözlenir.

Diğer insanların beklentilerinin önemli olduğu kabulü ile başkalarının hoşuna giden, beğenilen davranışlar gösterilir.

Artık yaptıklarını ceza almamak için değil; aynı zamanda başkalarını mutlu etmek için yapmaya çalışır. “İyi niyetli olmak” önem kazanır.

Dördüncü Evre: Kanun ve Düzen Eğilimi

Yasa ve kurallara yönelme, otoriteye uyma ve toplumun isteklerini yerine getirmeye başlar.

Yerleşmiş kurallar ve sosyal düzeni korumak önemlidir.

Gelenek Sonrası Düzey (15 yaş sonrası)

Beşinci Evre: Sosyal Sözleşme Eğilimi

Yasalar önemlidir ancak insani değerlerle çatışan yasalar sorgulanır ve gerekirse değişmesi gerektiği savunulur.

Örneğin, kimse çalma hakkına sahip değildir ancak hiçbir yasa bir insanın ölümüne neden olabilecek uygulamayı meşru gösteremez.

Altıncı Evre: Evrensel Ahlâk İlkeleri Eğilimi

Bu en yüksek devrede doğru ve yanlış, sosyal düzenin yasa ve kurallarıyla değil, kişinin kendi vicdanıyla ve kendi geliştirdiği ahlak ilkeleriyle tanımlanır.

Bireyin haklarına saygı, evrensel adalet ilkeleri, insan haklarının eşitliği esastır.

Yasa ve ahlâk ilkeleri arasında bir çelişki olduğunda, birey ahlâk ilkelerine uyar çünkü adalet yasanın üzerindedir.

Kohlberg’e göre çok az sayıda insan bu seviyeye ulaşabilmiştir.

Çocuklar bilişsel yönden geliştikçe, ahlaki gelişim aşamaları belli bir sıra izler. Bu nedenle ahlaki gelişmeye, bilişsel gelişmenin bir niteliği olarak da bakılabilir. Kohlberg’e göre ahlaki gelişim dönemlerine bazı çocuklar erken, bazıları ise geç ulaşabilir ancak bazı kişiler yaşları ne olursa olsun tüm yaşamları boyunca ileri ahlak düzeyine erişemezler.

Yetişkinlik Döneminin Gelişimsel Özellikleri

20-65 yaş arasındaki dönemdir. Bu dönemin 20-30 yaş arası genç yetişkinlik, 40-65 yaş arası ileri yetişkinlik dönemi diye adlandırılır.

Genç yetişkinliğin temel özellikleri

Bedeni gelişme ve olgunlaşma tamamlanmıştır. Güç ve kuvvetteki artış ile zihnî kapasite en üst seviyededir. İlgiler derinleşir, girişilen işler yürekten yapılır. Toplumsal roller bütünüyle benimsenmiştir. İnsanlar 20 yaş civarında temel yetişkinlik kimliği oluştururlar.

Bu anlamda kişi kendi görevlerini yaparak topluma katkılar sağladığı bir döneme girer. Değer yargıları belirginleşir, geleceğe yönelik önemli kararlar alınır ve hayat planları yapılır. Çocukluk ve ergenlikte çok hızlı olan bilişsel süreçler, genç yetişkinlikte sabit kalır. Yıllar içinde toplanan bu bilgi hem mesleki amaçlar için hem de özel yaşamda uygulanır.

Genç yetişkinlik döneminin en önemli gelişimsel özellikleri şunlardır

Evlilik, yüksekokul, askerlik, bir iş sahibi olma aile ve toplumla yeni ilişkiler kurmaktır.

İleri yetişkinlik dönemi, gelişimde inişe geçişin belirtilerini taşır. Bedensel hastalıklar ile kilo artışı görülmesine rağmen düşünme ve yaratıcılık yeteneğinde azalma görülmez. Aile ilişkilerinin en zengin olduğu dönemdir.

Eşler refahı korumak, mesleki sorumluluklarını geliştirmek, yaşlı anne babalarla ilgilenmek, toplum için yararlı olmak gibi işlerle ilgilenirler. Bu dönem meslekte en üretken olunan yılları kapsar ve emeklilikten yaşlılığa geçişi belirleyen toplumsal bir dönüm noktasıyla sona erer.

İleri yetişkinlikteki gelişim özellikleri şunlardır

Yurttaşlık ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirme, yaşamak için ekonomik bir standart oluşturma ve sürdürme, boş zaman etkinliklerini gerçekleştirme, ergen çocuklara sorumlu ve mutlu yetişkinler olmada yardım etme, orta yaşın fizyolojik değişimlerini kabul edip bunlara uyum sağlama, yaşlı anne babaya uyum sağlamaktır.

Yaşlılık Döneminin Gelişimsel Özellikleri

Aslında yetişkinlik ve yaşlılık arasında kesin bir sınır yoktur. Gelişim psikologları günümüzde 65-85 arasını genç yaşlı, 85 ve ilerisini yaşlı olarak isimlendirmektedirler. Bu dönemde kalsiyum azalmasına bağlı olarak iskelet ve kas sistemindeki rahatsızlıklar hareket serbestliğini kısıtlar.

Sağlık sorunları baş gösterir. Yaşlılar gençlere göre daha az bilişsel enerjiye ve kaynağa sahip oldukları için bu dönemde en fazla etkilenen bellek sürecidir.

Ayrıca bilgileri bellekte uzun süre tutma gücü zamanla azalır. Bu nedenle yaşlılar yeni bilgileri organize etme ve değerlendirme konusunda fazla başarılı olamazlar ancak irdeleme yeteneği ömrün sonuna kadar devam eder.

Emekliliğin ardından birey, kendine özgü rolleri, beklentileri ve sorumlulukları olan yeni bir toplumsal konuma geçer. Azalan rollere ve artan boş zamana karşın toplumsal değişim olumsuz yöndedir. Yaşlılar kendi yaşamlarına dönüp baktıklarında ego bütünlüğüne ulaşmış olanlar iç huzuru duyarlar.

Bu dönemde evlilik doyumu önemlidir. Eş kaybı önemli bir problemdir. Yaşlılıkta arkadaşlık yaşam doyumunu artıran faktörlerden biridir.

Sağlıkla ilgili sorunlara, gelir azalmasına, eşin ölümüne uyum sağlamak, yaş grubuyla yakınlık kurmak, toplumsal ve yurttaşlık sorumluluklarını yürütmek, yaşamını ekonomik durumuna ve sağlık koşullarına uygun bir şekilde düzenlemektir.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir