Öğrenmenin Tanımı – Öğrenme Nedir? – Psikolojide Öğrenme

Öğrenme nedirOkuyarak veya yaşayarak, bilinçli veya bilinçsizce, kendi kendinden veya başkalarından alınan bilgi ve duygunun davranış veya düşünce düzeyinde meydana getirdiği kalıcı değişikliklerdir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi öğrenme anlık olmaktan çok giderek ilerleyen bir süreçtir.

Öğrenmenin Özellikleri 

Öğrenme Davranışta Bir Değişikliktir

Davranışın değişmesi, eskiden yapılmayan bir hareketin yapılması, bir görüş ve düşüncenin benimsenmesi ya da bırakılması anlamına gelir. Bu değişiklik iyiye doğru olabileceği gibi kötüye doğru da olabilir. Örneğin, bir çocuğun çok yalan söyleyen arkadaşına bakarak yalan söylemeye başlaması olumsuz bir davranış değişikliği iken, araba kullanan birinin kırmızı ışıkta durması olumlu bir davranış değişikliğidir. 

Davranış Değişikliğinin Gözlenebilir Olması Gerekir

Öğrenmenin kendisi içsel (zihinsel) bir süreç olduğu için doğrudan gözlenmez. Gözlemlenen ancak bireyin performansıdır (Performans, öğrenilenin gözlenebilir hale dönüşmesidir).

Bu değişikliğin olabildiğince devamlı ve kalıcı olması gerekir.

Davranış değişikliğinin eğitim-öğretim, tekrar ve yaşantılar (deneyimler) sonucu meydana gelmesi gerekir. Yeni doğan bebeğin ağlaması öğrenilmiş bir davranış değilken, hemşireyi görünce ağlayan bebeğin davranışı öğrenilmiştir.

Neler Öğrenme Sayılmaz?

Her davranış değişikliği öğrenme sayılmaz. Bir davranış değişikliğinin öğrenme olarak nitelendirilebilmesi için zekâ ve iradenin ürünü olması gerekir. 

1- Gecici davranışlar öğrenme sayılmaz. Doğuştan getirilmeyen ve yaşantı değil de başka etkenlerle oluşan bu nedenle de öğrenme ürünü olarak kabul edilemeyen davranışlardır. Hastalık, sakatlanma, yorgunluk, uykusuzluk, ilaç alkol ya da uyuşturucu gibi nedenlerle meydana gelen ve ortaya çıkmasına yol açan etken ortadan kalktığında kaybolan davranış değişiklikleri öğrenme kabul edilmez. Felç geçiren hastanın davranışlarının değişmesi, bir parkinson hastasının titremesi, yüksek ateşi olan birinin sayıklaması gibi durumlar öğrenme sayılmaz. 

Boyun uzaması, ağırlığın artması gibi niceliksel değişimler öğrenme değildir. 

Boyun uzaması, ağırlığın artması gibi niceliksel değişimler öğrenme değildir.

2- Büyüme, olgunlaşma sonucu ortaya cıkan değişmeler de öğrenme sayılmaz. Örneğin, yürüme, süt dişlerinin çıkması, ergenlikte sesin kalınlaşması öğrenme değildir. Olgunlaşmanın kendisi öğrenme değildir fakat öğrenmenin ön koşuludur. Eğer organizma sinir, kas ve zihin gelişiminde belli bir olgunluk seviyesinde değilse öğrenme gerçekleşmez. Örneğin, çocuğun yazı yazmasını öğrenebilmesi için el ve parmak yapısının 6 yaş civarında kalemi düzgün tutabilecek olgunluğa erişmesi gibi. 

Her canlı varlığın kendi türüne özgü doğuştan gelen öğrenilmemiş davranışları vardır. 

Her canlı varlığın kendi türüne özgü doğuştan gelen öğrenilmemiş davranışları vardır.

3- Doğuştan gelen, niçin yapıldığı organizmanın kendisi tarafından da bilinmeyen, bir türün bütün bireylerinde görülen içgüdü davranışları öğrenme sayılmaz. Örneğin, kuşların belli mevsimlerde göç etmesi, arıların bal yapması gibi. İçgüdüsel davranışlarda çevresel özelliklere göre değişiklikler görülmez hatta karıncaların yuvalarını yapma biçimlerinden hangi türden oldukları anlaşılabilir. 

Doğuştan getirdiğimiz, hayatta kalmaya ve türü devam ettirmeye yönelik davranış eğilimlerimizin bir kısmının içgüdülerle açıklanabileceğini ileri süren psikologlar olmuştur. Açlık, susuzluk, annelik gibi içgüsel davranışlar doğuştan görülürse de bunlar öğrenme sonucunda kısa zamanda yeni biçimlere girer. İnsan yaşantıları sonunda beğenmediği davranışlarını, temel ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacak biçimde değiştirme gücüne sahiptir. 

Onun için son yıllarda insan davranışlarının yalnız içgüdülerle açıklanamayacağı ileri sürülmektedir. İnsan davranışlarının çok büyük bir kısmı öğrenilmiş davranışlardır. 

4- Dıştan gelen bir uyarıcıya karşı meydana gelen istem dışı (otomatik), basit, oldukça hızlı ve tutarlı bir tepki olan refleksler de öğrenme değildir. (Göz bebeğinin ışığa karşı tepki vermesi gibi, tozlu bir ortamda hapşırma gibi) 

5- Kişiyi belli bir hedefe iten ihtiyaçlar nedeniyle ortaya çıkan, organizmanın yaşamasına ve neslin devamına hizmet eden iç dürtüler (birincil güdüler) de öğrenme  sayılmaz. (Acıkan bir insanın yiyeceğe yönelmesi gibi)

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir