Deney Metodu Nedir?

Psikoloji tamamen deneysel bir ilim değildir, ister davranışların gözlemi, ister iç gözlem bahis konusu olsun, bir yönüyle o, bir gözlem metodu olarak kalır.

Claude Bemard’ın tıp için belirlediği yolun kullanılması mümkün olduğu zaman psikoloji deneysel bir ilimdir. Bir nazariyenin ileri sürülmesi, sonra tahrik edilmiş veya tedai edilmiş olayların gözlenmesiyle bu nazariyenin tahkik edilmesi.

Bütün ilimler, basit gözleme ayrılmış bir saha devam etse bile, bunun aleyhine olarak deney sahasının gittikçe genişlediğini görmüşlerdir. Psikolojinin bu konuda gelişmesi diğer ilimlerinkinden farklı değildir. Bugün iki aşırı durum birbirinin karşısına çıkmaktadır.

Bazılarına göre deneysel psikoloji tek bilimsel psikolojidir, diğerlerine nazaran ise deney metodu psişik olaylara uygulanamaz. Birinci durumun tenkidi kolaydır, çünkü o, bizi deneye dayanmaktan alıkoyan ahlaki kanunlar veya hal ve şartların alanıdır, bunlardan dolayı gözlemle yetinmek zorundayız. Zihni patoloji buna bir misaldir.

Mekanizmasına ait bir nazariyeyi tahkik etmek için zihni bir hastalığı tahrik etmeye tabii ki hakkımız yoktur. Bütün bunlara ilaveten gönüllülere ilaçlar verebiliriz, bu ilaçlar geçici modifikasyonları tahrik eder ve bu, hakiki akıl hastalıklarına benzeyen, tamamen ilk haline dönebilen psişik bir haldir.

Deneysel bir amaçta süjeye bir zarar vermeye sebep olmamıza engel olur. Psikolojide deney metodunun faydalarını kabul etmeyenlerin durumu çok sıkı bir tartışmaya muhtaçtır.

Paul Fraisse’jn de belerttiği üzere, onların delilleri üç maddede toplanabilir:

Deneysel psikoloji ferdin bilinmesini, çoğunluğun bilinmesine feda eder.

İlk tenkit fenomenologların yaptıkları işlemedir. Onlar Hüsserl’in felsefi tavrına dayanarak, deney metodunu, incelenmiş münasebetin esasına ulaşmaya imkân vermeyen ve tefekkürü tahlil hadisesinden başka bir şey olmayan bir metot sayarlar. İtiraz iki anlamı içine alır.

Deneysel metot Stuart Mill’jn birleştirici kıyas diye isimlendirdiği deney metodu olarak itibara alınırsa geçerlidir. Zira şuraası muhakkaktır ki, iki fenomen arasındaki münasebet bize bir açıklama getirmez. Bütünlüğü içinde kanun şekli altında açıklayıcı delile götüren deney metodu olarak itibara alınırsa itiraz edilebilir.

Bu şartlarda fenomenologlar tarafından elde edilen neticeleri n deney metodunda elde edilen neticelerden daha yüksek bir değere sahip olduğu kabul edilemez. Sartre, heyecanı sihirli bir tavrı hareket olarak nitelendirdiği zaman onu genel bir karakterden uzaklaştırır. Fakat bu bir kanun değildir.

Diğer bir tenkit, her ferdin psişik hayatının yapısının kendi karakterine yönelik oluşudur. Allport’un ifadesinde, her fert başlı başına bir kanun olacaktı, böyle olunca genel kanunların konulması ve bu kanunların özel hallere uygulanmaları imkânsız olacaktı.

Yalnız her durumun, geçmişinden yoğun surette araştırılmasının bir değeri olurdu, bu araştırma birtakım kanunları ortaya koymaya imkân verirdi, bu kanunlar tabiat ilimlerinin aksine olarak ancak o fert için geçerli olurdu. Bu tutum, deney metodunu kullanan bütün teşebbüsleri mahkûm eder.

Bunlar, birtakım genel kanunların bağdaşmasıyla açıklanmaya bırakılan ferdi olguların imkânını bile bile elde ettiği sonuçlar için genel bir değer peşinde koşan teşebbüslerdir. Bu tenkit birçok münakaşalara konu olmuştur.

Eğer bu tenkit, her ferdin kendi karakteriyle telif edilmesi gereken önemi üzerinde gerektiğince ısrar edebilseydi, bunun tam tatbiki, tüm psikolojinin imkânsızlığına varıldı. Çünkü bu uygulamanın psişik halini anlamak istediğimiz bütün yeni süjeler huzurunda yeniden yapılması demek olurdu. O halde psikolojide genel kurallar koymak belirlenmiş bir gerçektir.

Deney Metodu genel bilgiyi tahlili bilgiye feda eder.

Buradaki tenkit, vitalistlerin claude Bernard’a yapmış oldukları itirazın aynısıdır. Daniel Lagache, “natüralistler“le “hümanistler” arasındaki bu muhalefeti açıkça ifade etmiştir: “Hümanist eğilime göre bütün, parçalardan öncedir ve unsurlarından başlayarak yeniden teşkil edilemez; her psikolojik olay ortamın ve organizmanın bağlarının bütününden veya hümanist tarzda, şahsın ve dünyanın bütün alakalarından ancak suni bir şekilde tecrid edilebilir.

“Bu hümanist psikoloji, deney metoduna başvuramadığından daha çok klinik metodu kullanmak zorundadır: “Hümanist psikologları niteleyen, yalnız bu şekildeki kullanış değildir. Onları niteleyen maddi bir beşer varlığının reaksiyonlarının bütünlüğüne yönelmiş bir durum karşısında organizmanın bütünlüğü prensibinden mülhem bir gözlemin üstünlüğü ve galibiyetidir” İtiraz. ir anlamı korumak için onun bütünlüğünü ihlal edecek bir tahlile karşı geçerlidir.

Deney metodu bu tenkitten yararlanmıştır ve karşılıklı aksiyonların ve yapıların tenkidine doğru yönelmek için suni tahlilin sonucu olarak bağımsız değişkenlerin tenkidinden yavaş yavaş uzaklaşmaya yüz tutmaktadır. Deney metodu unsurlarına ayrılmış (molecularie) davranışların kanunlarını değil bütünlüğü içindeki (molaire) davranışların kanunlarını koymayı amaç edinir.

Deney Metodu sübjektifi objektife feda eder.

Davranış psikolojisi ile iç gözlemci psikoloji arasındaki ihtilafı yeniden ele almakla aynı anlamda olan bu itiraz üzerinde fazla durmayacağız. Deney metodu; iç gözlemi ihmal etmez ama onu çok belirli bir çerçevede ve sınırlarını bilerek kullanır.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir